17 Şubat 2016 Çarşamba

İLGİNÇ KONULARLA-STEVYA BİTKİSİ

Bilim ve Teknik Dergisinin Şubat sayısında yer verdiği ve ilginç bulduğum stevya bitkisiyle ilgili makaladen ufak bir derlemeye yer vermek istedim.

NEDEN STEVYA

Dünya çapında şeker kamışı ve şeker pancarı endüstrisindeki gelişmelerin neticesinde, yüksek kalorili sofra şekeri tüketimi artışının sonucuyla; diyabet, kalp-damar hastalıkları, obezite arttı. İnsanlık çareyi, kalorisiz sentetik tatlandırıcılarda aradı ama bunların da sağlığa zararlı etkileri olduğu düşüncesi, karamsarlık yarattı. 




Anavatanı Paraguay ve Brezilya olan stevya bitkisi sanki tüm bu tartışmayı noktalayacak gibi görünüyor. 


Bunun nedeni; 


  • Kurutulmuş stevya yaprakları sofra şekerinden %40 daha tatlı
  • Özütü alınıp granüle hale getirildiğinde ise aynı miktar sofra şekerinden 300 kat daha tatlı
  • Toksik değil
  • Mayalayıcı değil
  • Lezzet arttırıcı
  • %100 doğal
  • Diş çürüğüne sebep olmuyor
  • Çocuklarda tatlı bağımlılığı yapmıyor
  • Yüksek ısıda pişirilebiliyor
  • Raf ömrü uzun 
  • Rengi beyaz olduğundan,şeker pancarı gibi beyazlatmak için kimyasal işlemden geçmesi gerekmiyor
  • Diğer tatlandırıcılarla karıştırılıp ,bunların zararırını azaltmaya imkan tanıyor
  • Aynı zamanda zengin vitamin ve mineral kaynağı 
  • En önemlisi ise içeriğinde en yüksek oranda bulunan stevyosid bileşinin yapısındaki beta glikozidik bağlar, mide ve bağırsak enzimleri tarafından parçalanamıyor, sadece bağırsak bakterileri tarafından parçalanabiliyor ve bağırsaklarda emilmiyor. Dolayısıyla diyabet ve fenilketonüri hastaları ve zayıflamak isteyenler için güvenli
YETİŞTİRME ŞARTLARI

Türkiyede endüstriyel olarak bu bitkinin üretime girmesi ne kadar zamanda yaygınlaşır, ya da yaygınlaşır mı bilinmez ama bu bitkiyi yetiştirmek isteyenler için faydalı olduğunu düşündüğüm bilgileri paylaşmak istiyorum.



  1. Stevya tohumdan, doku kültüründen ve çelikten üretilibiliyor
  2. Bitkinin tat oranı fidandan fidana değişiklik gösterdiğinden, doku alırken ve çelikleme yapılırken şeker yoğunluğu yüksek fidanlar seçilmesi öneriliyor
  3. Baharda don tehlikesi geçtikten sonra ekilebiliyor
  4. Organik maddelerce zengin, suyun göllenmeyen akıp gittiği toprağı seviyor
  5. Balçıklı ve tuzlu topraklardan hoşlanmıyor
  6. Kuraklık direnci düşük olduğundan, damla sulama yöntemiyle sürekli nemli tutulması öneriliyor
  7. Besleyici kökleri toprak yüzeyine yakın olduğundan, sulamanın sık ve sığ tabakada olması öneriliyor

TÜRKİYEDE STEVYA


  • Türkiye'de stevya üretimi 2009 yılında Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nde başladı
  • Başarılı olunca 2012'de Burhaniye, Söke ve Turgutlu'da deneme üretimi başlatıldı
  • 2012 de ÇAYKUR da Rize ve çevresinde yetiştirme ve ar-ge çalışmalarına başlayınca, 30 Haziran 2013 de resmi gazetede yayımlanan Türk Gıda Koteksi Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği ile Türkiye'de tatlandırıcı olarak kullanılmasına izin verildi

ÇAYKUR ve STEVYA 



  • Stevya çay ile aynı havzada yetiştirilibiliyor
  • Arjantinden fidanlar getirilp stevya bahçesi kurulmuş ve üçüncü yılın sonunda yüksek verimle başarılı sonuçlar elde edilmiş
  • Dönüm başına 4-4.5 ton verim elde edilmiş
  • Mart ayında ekilmesi gerekiyor
  • Çay gibi hasat için 3-4 yıl beklemek gerekmiyor, aynı yıl hasat yapılabiliyor
DÜNYADA STEVYA

  • Üretim lideri Çin
  • Tüketim lideri Japonya. Çünkü Japoların şeker mevzuatında, zararını azaltmak için şekere % 15 oranında stevya katmak zorunlu

Beslenme şeklinin  git gide önemsendiği Türkiye'de de stevyanın yakın gelecekte kendine yer bulacağından eminim...

15 Şubat 2016 Pazartesi

MAKRO ELEMENTLERİN (AZOT, FOSFOR,POTASYUM ) BİTKİ GELİŞİMİ ÜZERİNE ETKİLERİ

Eğer bitki yetiştirmekte başarılı olmak istiyorsanız, hele ki topraksız tarım gibi her elementin fonksiyonunun yansımasını çok net göreceğiniz bir teknikle çalışıyorsanız, her bir elementin nasıl etki ettiğini, eksikliginde, ya da fazlalığında nelere tanık olacağınızı bilmeniz gerekir.

Öncelikle MİNUMUM KANUNU'nu asla unutmamalısınız. Nedir bu kanun?
Bitkilerin büyümeleri, ihtiyaç duyduğu besin elementlerinden, toprakta en az bulunana bağlıdır.

Bu demek oluyor ki, pek çok ziraatçinin yaptığı gibi; toprak analiziniz elinizde olmadan, durmadan azot ve potasyumla gübreleme yapıyor olabilirsiniz, ancak toprakta fosfor çok az seviyedeyse, bitkininiz, verdiğiniz gübrenin, yalnızca fosfor miktarı kadar olan kısmını kullanacaktır.

Bunun neticesinde hem beklediğiniz verimi alamayacak, hem toprağı kirletmiş olacak, hem de maddi zarara uğramış olacaksınız.

Çok teknik detaya girmeden akılda kalıcı şekilde kısaca bu elementlere göz atalım.

AZOT

Oncelikle bitkiler icin azot neden bu kadar onemlidir?

Cunku azot;


  • Proteinleri olusturan amino asitlerin temel yapi tasidir
  • Genetik kodu tasiyan DNA'yi olusturan nukleik asitlerin bir komponentidir
  • Karbonhidrat olusumunun yani fotosentezin bir parcasi olan ayni zamanda bitkilere yesil rengini veren klorofilin de bir komponentidir


Genç bitkiler yaşlı bitkilere oranla daha çok azot içerir. Bitkide yeni hücrelerin oluşumu için azot gereklidir. Ayrıca azot fosfor ve potasyumun kullanılmasını da ayarlar.

Azot eksikliğinde;


  • Bitki büyümesi yavaşlar
  • Yapraklar koyu yeşil değil, açık yeşil renktedir
  • Yaşlı yapraklarda sararma ve vaktinden önce dökülmeler başlar
  • Kök gelişimi ve dallanması azalır
  • Yapraklar küçülür
  • Meyveler küçük olur
  • Bitki küçük kalır
  • Sürgün sayısı ve boyu azalır

Azot fazlalığında;

  • Yapraklar koyu yeşil olur
  • Bitkinin yeşil kısımlarında iyi gelişim
  • Zayıf kök gelişimi
  • Çiçeklerde ve meyvelerde dökülme








Yukarida topraksız tarımla yetiştirilen iki domates bitkisinden sağda olanında , azot eksikliği mevcuttur.


FOSFOR

Oncelikle bitkiler icin fosfor neden bu kadar onemlidir?

Cunku fosfor;


  • Pek çok biyokimyasal reksiyonda katalist görevi görür
  • DNA ve RNA'nın komponentidir
  • ATP' nin ise hayati komponentidir
Fosfor;
  • Kök gelişimini hızlandırır ve güçlendirir
  • Çiçek ve tohum oluşumunu geliştirir
  • Daha dengeli ve erken hasat imkanı sağlar
  • Ürün kalitesini arttırır
  • Hastalıklara karşı dayanıklılığı arttırır

fosfor  eksikliğinde;

öncelikle fosfor eksikliğini teşhis etmek azot ve potasyuma göre daha zordur. meyvede belirgin bir etkisi yoktur. yaşlı yapraklar genç yapraklardan daha önce etkilenir.

  • Bitki cılız kalır
  • Hasat gecikir
  • Yaprak gelişimi azalır ve erken dökülür
  • Kök ve gövde büyümesi geriler, çiçeklenme azalır
  • Domates bitkisinde, genç yaprakların altlarında morumsu renk görülürken, mısırda ise yaprak kenarlarında morumsu renk görünür





Yukarıdaki resimde mısır bitkisinde,fosfor eksikliği görülmektedir

fosfor fazlalığında;


  • Doğrudan potasyum fazlalığından olmasa da, potasyum fazlalılığında olan, bakır çinko gibi mikro elementlerin tutulmalarıyla ilgili sorunlar ortaya çıkar
  • yaprak kenarlarında önce sarı sonra kahverengi -kırmızı beneklenmeler ve dökülmeler görülür



POTASYUM

Oncelikle bitkiler icin potasyum neden bu kadar onemlidir?

Cunku potasyum;


  • Bitkide istikrarlı gelişim için gereklidir
  • Ürün verimini arttırır
  • Bitki gelişiminde görev yapan enzimleri geliştirir
  • Selülozu oluşturur
  • Fotosenteze yardım eder
  • Bitkinin protein içerğini arttırır
  • Tane ve yeterli meyve büyüklüğünü sağlar
  • Meyve sertliği ve dayanıklılığı sağlar
  • Su kullanım etkinliğini arttırır
  • Kuraklıkta, su stresine dayanımı arttırır


potasyum eksikliğinde;


  • Eksiklik önce yaşlı yapraklarda daha sonra genç yapraklarda kendini gösterir
  • Önce bitkinin en alttaki yapraklarında görülür dha sonra yukarılara doğru ilerler
  • Yaprak kenarlarında sararma görülür.
  • Meyve oluşumu yavaşlar
  • Kök  gelişimi zayıflar
  • Bitki susuzluğa, su stresine, yüksek ve düşük sıcaklıklara karşı daha dayanıksızdır.
  • Hastalıklara karşı daha dayanıksızdır

Yukarıdaki resimde potasyum eksikliği görülmektedir.


Potasyum fazlalığında;

  • Aşırı miktarları bitki tarafından  pek absorbe edilmemektedir fakat, yüksek miktarda olması, magnezyum, mangan, çinko ve demir  eksikliğine neden olmaktadır