29 Ocak 2017 Pazar

TÜRKÇE KAYNAK ARAYANLAR İÇİN

Yabancı dil bilmeyenler için; Topraksız tarımın en zor kısmı, güvenilir teknik literatüre ulaşabilmektir. Ya yabancı bir dil bilmelisiniz ya da ulaşacağınız kısıtlı Türkçe kaynakla; bilgi ve deneyimleriminizi birleştirmeye çalışmalısınız. Bu da çoğu zaman zahmetli çalışmanızın hüsranla sonuçlanmasına, zaman, para ve de en önemlisi bilim aşkınızın kaybolmasına sebep olabilir.

Yabancı dil bilenler için bile, işin çok teknikleştiği bu sularda, boğulmamak için Türkçe kaynaklardan çalışmak çok daha kolay ve zevkli olacaktır.

Bu sebeple, yakın zamanda çıkan bu yayından sizleri haberdar etmekten büyük mutluluk duyarım. Kitabın ismi "TOPRAKSIZ TARIM VE BİTKİ BESLEME TEKNİKLERİ" 

Ülkemizde böyle akedemik çalışmaların olması bir çok meraklı beyin için harika bir haber.


Yukarıda kitabın ön ve arka kapağını görüyorsunuz. Ben kitabı "kitapyurdu" sitesini kullanarak kolayca temin ettim.  İsteyen arkadaşlar bu siteden kitabın fiyatını öğrenebilirler ki; benim fikrim, kitabın fiyatı herkes için oldukça makul.

Etik nedenlerden dolayı kitabın içeriğinden çok detaylı bahsetmek istemiyorum, ancak kendi adıma oldukça doyurucu bulduğumu söylemeden geçemeyeceğim.

Kitap çok tadında dokunuşlarla sıkıcılıktan uzak ama teknik dil arayan birini ikna edecek kadar akademik bir eser olmuş. Görsellerle de desteklenmiş.


  • Kabaca topraksız tarımın tarihçesinden
  • Bitki fizyolojisinden
  • Besin elementlerinden
  • Yetiştirme sistemleri, ortamları ve tekniklerinden
  • Ve herkesin en zorlandığı besin çözeltisi hazırlanmasını hesaplamaları ve tablolarıyla çok güzel açıklamış


Umarım bu yayın benim kadar sizleri de mutlu eder...

Mutlaka inceleyin...





29 Aralık 2016 Perşembe

JAPONYADAN İLGİNÇ BİR TOPRAKSIZ TARIM ÜRETİM TESİSİ

Bu yazımda, aylar önce incelediğim ve çok yaratıcı bulduğum bir marul üretim tesisini sizlerle paylaşmak istedim. Aslına bakacak olursak durgun su yüzdürme yöntemiyle (raft) üretim yapan bir tesis. Buradaki ilginç nokta ise havuzlarının tasarımı...
Gelin birlikte göz atalım...

Tesisdeki havuz dikdörtgen değil de yuvarlak tasarlanmış. Neden mi? hadi inceleyelim...

Durgun su yüzdürme sistemi yer sıkıntısı olmayan her marul üreticisinin tercih edeceği bir yöntem ama, Japon arkadaşlar bu yaratıcı havuz tasaarımlarıyla yerden daha da tasarruf etmişler.

Nasıl mı?

Bu yöntemde havuzlar geleneksel olarak kare ya da dikdörtgen şeklindedir. Marullar ise bildiğimiz straforlara dikilmiştir.

Fideler ilk dikildiğinde küçücüktürler ve sık aralıklarla dikim yapılabilir. Ancak büyüdükçe ya dikili oldukları straforlar daha geniş aralıklarla dikim yapılacak şekilde değiştirilmeli ya da ilk dikim yapılan strafora; marulların büyümüş halleri düşünülerek en baştan geniş aralıklarla dikilmelidir.

Bu da demek oluyor ki, ya strafor değişimi yaparken, fidelerin bir kısmına zarar verecek, işçilik ve zaman kaybına ugrayacaksınız, ya da mevcut alanınıza normalden daha az marul dikeceksiniz.

İşte Japon yaklaşımı...











Yandaki resimde geleneksel yöntemle üretim yapılan durgun su yüzdürme sistemi görülmekte...












Japonların bu sisteminde ise havuzlar daire şeklinde tasarlanmış...













Fideler dairenin en dar çaplı olan merkezden ekiliyor.
Fideler büyüdükçe dairenin geniş olan dış taraflarına doğru itilerek büyüyen marullar için daha geniş alan sağlanıyor.











Marulllar dairenin en dış kısmına geldiklerinde hasat ediliyor ve merkezden sürekli yeni fideler ekilerek, üretim sürekli hale getiriliyor.




Ne kadar yaratıcı düşünülmüş bir fikir. Sizce de öyle değil mi?

Bu konuyu ilginç bulmuş okuyucularım aşağıdaki linkteki youtube videosundan daha detaylı bilgi alabilir...

https://www.youtube.com/watch?v=F_WuJ9P1u-k








27 Aralık 2016 Salı

İLGİNÇ KONULARLA-EN VERİMLİ BİTKİNİZİ KLONLAYIN

Klonlama konusu hayvan ve insanlar konusunda yılladır tartışıladursun, biz bunu aslında ismine klonlama demeden de olsa bitkilerde yüzyıllardır  yapıyoruz.

Hele ki, sürekli üretim yaptığınız bir tesise sahipseniz, verimli gördüğünüz bitkileri klonlayarak, sürprizlerle karşılaşmadan, bu veriminizi sürdürülebilir hale getirebilirsiniz.

Klonlama işlemine başlamadan evvel başarı şansınızı arttırmak için öncelikle aşağıdaki şartları sağlamalısınız.

  • Kök bölgesindeki sıcaklık; 22.2  C- 26.6 C civarında olmalıdır
  • Hava sıcaklığı ; 21.1 C-25.5 C civarında olmalıdır ve %90-100 nem olmalıdır. 
  • Dik gelmeyecek şekilde düşük yoğunluklu ışık olmalıdır. (20 watt florasan)
  • %25lik kuvvette kök besleme çözeltisi olmalıdır
  • %15lik kuvvette besleme çözeltisi yaprak besini olarak spray edilmeli
  • Kök hormanları kullanılarak da kökleşme hızlandırılabilir
Aşağıdaki resimli anlatımda kısaca size yardımcı olmaya çalışayım...



1) Klonlamak istediğiniz bitkiden sağlıklı bir filiz seçin. Filiz yaklaşık olarak 7.6-12.7 cm uzunluğunda olmalı ve 2 çift yapraktan daha fazla yaprak içermemelidir. Her zaman sağlıklı genç yeşil filizleri seçin.




2) Steril bir bıçak veya jilet kullanarak kesin ve çok hızlı bir şekilde, oda sıcaklığındaki seyreltilmiş besin çözeltisine koyun.





3) Filiziniz seyreltilmiş  besin çözeltinize batık durumdayken, kestiğiniz ucun üst kısmından 45 derecelik açı oluşturacak şekilde taze bir kesik atın. Bu durum kökte hapsolmuş hava kabarcıklarının oluşmasına (emboli) engel olacaktır.
Zira, emboli oluşursa bu durum, su ve besin taşınmasına engel olacaktır.




4) Filizinizi hızlı ve nazikçe yetiştireceğiniz ortama yerleştirin.
Bu resimde klonlama süngeri kullanılmıştır.





Klon bitkinize minik nemli ve aşırı ışık almayacak bir sera oluşturun.

7-21 gün içerisinde kök gelişimi tamamlanmış ve yerine dikim yapılacak hale gelecektir.


22 Aralık 2016 Perşembe

HERŞEY KÖKLERLE İLGİLİ


Göz ardı edilse de; topraksız tarım aslında tamamen sağlıklı köklerle ilişkilendirilmelidir.

Köklerin temelde 3 ana görevi vardır;


  1. Suyu ve ve besinleri alarak yukarı taşımak (topraktan alıp yukarı taşımak demiyorum, çünkü işimiz topraksız teknoloji)
  2. Üretilen materyalleri depolamak
  3. Bitkiye yüzeyde dik durabilmesi için fiziksel destek sağlamak











A) SIVI TAŞINMASI SAĞLAYAN DAMAR
B) LATERAL KÖK
C) KILCAL KÖK
D) BÜYÜME ALANI
E) KÖK BAŞLIĞI










Su ve besinlerin absorbsiyonu, kök uçlarından kılcal köklere doğru meydana gelir. Bu kılcal kökler son derece zariftirler ve kök uçları ortam içerisine doğru geliştikçe genellikle ölürler. 
Köklerin suyu ve besinleri absorplamasına DİFÜZYON denir.
Bu proseste su ve oksijen kök yapısından geçerek hücre duvarlarındaki membranlara doğru hareket eder.
Buradaki en ilginç nokta şudur ki; aslında difuzyon iyonik seviyede gerçekleşir. Yani besin elementleri, yüklü parçacıkların elektriksel değiş tokuşuyla bitki tarafından alınır.
tam da bu nokta; topraksız tarımın doğal olmadığı ya da organik kalitede olmadığı yanılgısının tam yanıtıdır. ÇÜNKÜ BİTKİLER ORGANİK BESİNLERİ DOĞRUDAN KULLANAMAZLAR. BİTKİ GELİŞİMİ TAMAMEN HİDROPONİK METHOTLARA DAYANIR.

Yani kökler kaynağının ne olduğunu önemsemeksizin, sadece saf elementleri kullanılır. Elementlerin kaynağının ne olduğunun hiçbir önemi yoktur. Diğer bir deyişle kullandığınız besin organik olsa bile elementel forma bozunamıyorsa, bitkiniz bundan faydalanamaz. Ya da şöyle diyelim; ister organik ister inorganik formda  besin kullanın, bitkinin alabileceği form hep elementel, hep aynıdır. 
Yani, topraksız tarım yapay ya da sağlıksız değildir. 
Tam aksine topraksız tarım ortamı organik kompost ortamlardan daha sağlıklıdır ve daha üstün bir gelişim ortamı sağlar.

Ancak unutulmamalıdır ki, topraksız tarımın 1. kuralı sisteme vereceğiniz besleme çözeltisi ne kadar iyiyse alacağınız sonuç o derece iyi olacaktır.








Yandaki resimde;
sol tarafta 45 günlük, düşük kaliteli bir besin çözeltisinde yetişmiş salatalık kökleri görülmektedir.

Sağ tarafta ise 45 günlük, çok iyi kaliteli bir besin çözeltisinde yetişmiş salatalık kökleri görülmektedir













Bitki köklerini düşündüğümüzde aklımıza en son gelen şey oksijen olur, fakat sağlıklı kökler için oksijen çok önemlidir.
Oksijen köklerden absorplanır, büyüme için kullanılır ve dönüşte köklerden bu kez de  karbondioksit verilir.
Oksijen yetersizliğinde köklerde boğulma ve kök alanında zarar görmeye sebep olur. Bu da bitkinin en tepesine kadar etkisini gösterir.
Suyun durgun olması, köklerde boğulmaya neden olur; sonuç olarak köklerde ya dehidrasyon ya da ölme meydana gelir. Bu da demek oluyor ki bitkinin ölmesi eli kulağındadır.
Birçok çalışma göstermektedir ki, oksijenasyon, bitki gelişiminin tespit edilmesindeki major faktördür.
Bu bağlamda topraksız tarımda "aeroponik" yöntem kullanılarak, kök gelişiminde oksijenasyonun önemi temel alınarak, topraksız tarımla ürün gelişimi bir adım ileri taşınmış, maksimize edilmiş ve geliştirilmiştir. Hatta bu yöntemde kökler havada asılı durmaktadır. (Daha sonraki yazılarımda bu yöntemi daha detaylı anlatacağım)

Aeroponik yöntemde temelde; kökler %100 bağıl nem ile birlikte ışığa da maruz bırakılıyor. Oksijenasyon avantajının yanında dezavantaj olarak bu durum algea oluşumuna da sebep oluyor. Algea oluşumunu, köklerde, tesisatta ve konteynırlarda yeşil veya kahverengi balçık şeklinde görürsünüz. Bazı çalışmalar göstermektedir ki, ışığa maruz kalan kökler, kök yüzeylerindeki algea oluşumuna bağlı olarak zarar görmektedir. Algea, köklerden sonra, suda, besinde hatta oksijeninizde bile görünecektir. Güvende olmak isterseniz, sistemde opak konteynır ve parçalar kullanmalı, transparan parçalar kullanmaktan kaçınmalısınız. Koyu yeşil, koyu mavi ve siyah parçalar ışığı bloke etmekte oldukta iyidir.


Ayrıca unutulmamalıdır ki, kökler son derece narindir ve elle dokunulmamalıdır. Her zaman hemli tutulmalıdır. Bitkilerinizi çimlenmeden sonra yerlerine aktarırken nemini korumasına dikkat edin, aksi takdirde sebep olacağınız dehidrasyon ve kurumanın geri dönüşü olmayacaktır.
Sağlıklı ürün verimi için köklerinizi daima kontrol altında tutun, çünkü herşey köklerle ilgili...

























25 Kasım 2016 Cuma

KAYNAKLARIMIZ TAMAMEN TÜKENMEDEN

Dünya üzerinde yaşananan açlık sıkıntısının her ne kadar kaynakların yetersizliğinden değil de, sosyal bir problem olduğuna inansam da, bu sosyal problemin çözüleceğine dair inancım git gide zayıflıyor.

Dünyadaki milyonlarca kişi açlıktan ve su yetersizliğinin sebep olduğu bir çok nedenden hayatını kaybederken, birilerinin dünyanın diğer ucunda tüm bunlardan habersizmişcesine arsızca dünyayı kemirmeleri ne kadar da ironik...

Ama mademki bu sosyal problemi yüzyıllardır çözemiyoruz, o halde yeni tarım  teknolojileriyle, az kaynakla verimli ve yüksek üretim yapmayı öğrenmek zorundayız. Hatta bu konuda yasal yaptırımlar oluşturulmasını, uygulanmasını ve denetlenmesini desteklemeliyiz.

Bizim ülke olarak bu konuda çok geri kalmış olmamızın en belirgin sebebi, verimli toprak ve temiz su kaynaklarımızın çok fazla olması. Her zaman yetersizlikler insanı daha yaratıcı ve üretken olmaya zorlar. Bu şartlarda ne yazikki itici gücümüz yok.

Oysaki Hollanda gibi kullanılabilir tarım arazisi çok az olan, ya da İsrail gibi çok kısıtlı suyla üretim yapmaya çalışıyor olsaydık şimdiye kadar çoktan önlemimizi almış olacaktık.

Holllanda bu alanda en büyük başarıları elde eden ülkelerden biri. Konya büyüklüğünde tarım arazisiyle dünyada kendinden bahsettirecek bir yer edinmiş durumda. Tarımda inovatif bir yaklaşımla, belkide ülkelerin en ilkel ve yatırımsız sektöründen, imrendiren uygulamalara imza atmış durumdalar
Neden biz de ülke olarak ismimizden söz ettiremeyelim.Bir daha düşünün...








20 Nisan 2016 Çarşamba

TOPRAKSIZ TARIMLA MARUL YETİŞTİRİCİLİĞİ

Bu yazımda, topraksız tarımla marul yetiştirmek isteyenlere ışık tutacağını düşündüğüm, ana  kaynak olarak Dr Howard Resh internet sitesini baz aldığım ve derlediğim bu yazımı paylaşmak istiyorum

Gerçekten bu konuyla ilgiliyseniz, göz gezdirmeyin, tamamını okuyun. Çünkü ben en rahat anlaşılır forma sokmak için elimden geleni yaptım.

Mevcut formülasyon hesaplamalarını matematiksel olarak tek tek yazmayacağım ancak, uzun çalışmalarım sonucu hesaplayıp zirai marketlerden daha kolay ulaşılabileceğiniz kimyasallara göre ayarladığım formüllerimi sizlerle paylaşacağım. 


Topraksız tarımla marul yetiştirmeye karar verdiğinizde ilk dikkat etmeniz gereken husus marul çeşidinin seçimi olmalıdır.


Marul cinsinizi seçerken aşağıdaki etmenler çok önemlidir;



  • Yetiştireceğiniz Mevsim
  • İklim
  • Sıcaklık
  • Işık Durumunuz
  • Potansiyel Hastalık Riskleri
  • Pazarınız
Bunları gözardı ederseniz bütün emekleriniz çöpe gidebilir. Sabırlı olun ve adım adım adım ilerleyin.

En temel bilmeniz gereken ise; iceberg gibi sert ve sıkı kafalı değil cinsleri değil, yumuşak kafalı cinsleri seçmelisiniz

Seçeceğiniz cins "bibb type" diye adlandırılan cinslerden biri olmalıdır. Aşağıdaki resimde bunun örneğini görebilirsiniz. 



 "Bibb type" Marul

BİBB TYPE DEDİĞİMİZ BU CİNSLERE BİRKAÇ ÖRNEK VERİP, TÜR ÖZELLİKLERİNDEN BAHSETMEK İSTİYORUM Kİ SEÇİM YAPARKEN ALTERNATİFİNİZ OLSUN



  • DECIMINOR
  • OSTINATA
  • SALINA
  • VEGAS
  • REX

Ender de olsa, ilginç yaprak biçimli türler de yetiştirilebilir. Siz de bunlardan yetiştirme şartlarınıza uygun olanlarından seçip işinize görsellik ve fark katabilirsiniz. bu cinslere birkaç örnek vereceğim ;

  • Oak Leaf (Meşe yapraklı)
  • Lola Rosa
  • Brunia
  • Ruby
  • Red Sails
  • New Red Fire
  • Frekles Red Romaine
  • Paris Island-Green romaine

OAK LEAF (MEŞE YAPRAK)


LOLA ROSSA




BRUNIA




RUBY


RED SAILS


NEW RED FIRE


FREKLES RED ROMAINE


PARIS-ISLAND GREEN ROMAIN

MARUL YETİŞTİRİRKEN NELERİ UNUTMAMALIYIM?
  • Marul soğuk sezon bitkisidir. Sıcaklık 26-29 C'yi aşarsa tohuma kalkar ve pazar değerini yitirir
  • Köklere yeterli miktarda oksijen gitmesi hayati önem taşır
  • Kullanacağınız çözeltinin EC'si yüksek olmamalıdır, yani düşük konsantrasyonlu çözeltiler kullanmalısınız
  • Marul bitkisinin günlük 16 saat gün ışığına ihtiyacı vardır
  • Marul bitkisinde yaşayacağınız en kötü hastalık mantar kaynaklı, kök ve gövde çürüklüğüne neden olan "pythium" olacaktır
  • Marulda söz konusu olduğunda pek çok haşarat baş belası olabilir. Ancak kullandığınız besin çözeltindeki hata ve eksikliklerden kaynaklı yaşayacağınız en büyük sorun "uç yanması/tip burn" sorunu olacaktır. Bunun 3 olası nedeni olabilir
  1. Yapraklarda aşırı su kaybı var ve aynı zamanda kökler yeterli miktarda su alıp taşıyamıyorsa
  2. Bağıl nem %70'in üzerine çıkmışsa (ki bağıl nemi %60'ın altında tutarak bu sorunu halledebilirsiniz)
  3. Düşük miktarda kalsiyum beslemesi varsa
  • "Tohuma kalkma"  sorununun nedeni sıcaklık olduğundan, sıcak bir bölgede yaşıyorsanız (29-32 C) raft culture sistem dediğimiz, yüzdürmeli yöntemi seçmeniz ve besin çözelti suyunu 21 C'ye düşürmeniz, tohuma kalkma hızınızı yavaşlatacaktır.

Raft culture sistem (Yüzdürmeli sistem)


YETİŞTİRME ORTAMI 

  • Yetiştirme ortamı olarak kaya yünü ya da perlit seçebilirsiniz. perliti ya da kaya yününü ıslattıktan sonra ekim yapabilirsiniz.

TOHUM ÇİMLENMDİRME FİDE VE FİDELER YERLERİNE ALINDIKTAN SONRA
  • Çimlenmeden önceki 1-2 gün tohumlar 4.5 C de tutulur
    • Tohumların ekilecekleri ortam 0,5 ms EC değerindeki besin çözeltisi ile ıslatılır ve tohumlar ekilir 
    • Tohumlar çatlayıp çimlenme gerçekleştikten sonra fidelerin yerine alınmasına kadar geçen süredir. Bu dönem 12-18 gün sürer ve bitki 2-3 yapraklı hale gelene kadar devam eder. Fide döneminde;
    1. Gündüz sıcaklığı 18-21 C
    2. Gece sıcaklığı 13-16 C
    3. CO2 miktarı gün boyu 1000 ppm olmadır
    4. Optimum pH 5.5-6.0 arasında olmalıdır
    5. Besin çözeltisi EC değeri  1,5 ms(1-2,3) olmalıdır. Güneşli günlerde daha düşük EC değerinde besin çözeltisi kullanılmalıdır.
    6. Nem %60-70 olmalıdır
    • Fideler yerlerine alınırken son derece steril olunmalı, pythium gibi mantar hastalıkların karşı önlem alınmalıdır. Bu işlem öğleden sonra, bitkinin yoğun güneş ışığı altında strese girmeyeceği ortamda yapılmalıdır
    • Fideler yerine alındıktan sonra olgunlaşma dönemi dediğimiz, hasata kadar sürecek dönem başlar. Bu dönem 28-32 gün sürer. Ve toplamda 40-48 gün içerisinde hasat olması beklenir. Bu süre seçeceğiniz cins, sıcaklık, ışık durumunuza göre değişkenlik gösterecektir
    BESİN ÇÖZELTİSİ HAKKINDA

    • Besin çözeltisi her yetiştirme ortamına uygun olacak şekilde modifiye edilmelidir. 
    • Örneğin yüksek güneş ışığı ve uzun günlerin yaşandığı yaz aylarında bitkiler yüksek azot içeren besleme çözeltisi ile daha hızlı büyümeye zorlanabilirler
    • Ama düşük ışık seviyesi olan zamanlarda potasyum ve azot miktarı düşürülmelidir.
    • Fide döneminde kullanılacak olan düşük EC değerinde besin çözeltisi hazırlarken  olgunlaşma döneminde gerekli olan makro elementlerin yarım konsantrasyonlarını, mikro elementlerin ise gerekli olan tamamını kullanarak elde etmeye çalışın
    • olgunlaşma döneminde ise tam konsantrasyonları alın
    BESİN ÇÖZELİSİNDE KULLANILAN ELEMENTLERİN PPM DEĞERLERİ

    ELEMENT SEMBOL KONSANTRASYON (PPM YANİ GR/1000 LT)



    Kalsiyum Ca 180-200
    Magnezyum Mg 40-50
    Potasyum K 210
    Fosfor p 50
    Amonyum Azotu N 15
    Nitrat Azotu N 165
    Demir Fe 3-5
    Mangan Mn 0,5
    Bakır Cu 0,1
    Çinko Zn 0,1
    Bor B 0,5
    Molibdat Mo 0,05

    OPTIMUM pH 5.5-5.8
    OPTIMUM EC 1,5-2,0 ms

    KAYNAK FORMULASYON MİKTAR GR/1000 LT



    Kalsiyum Nitrat Ca(NO3)2.4H2O 1000
    Magnezyum Sülfat MgSO4.7H2O 512,5
    Potasyum Nitrat KNO3 288
    Mono Amonyum Fosfat (MAP) NH4H2PO4 185,5
    Potasyum Sülfat K2SO4 220
    Borik Asit H3BO3 2,86
    Çinko Sülfat ZnSO4.7H2O 0,44
    Bakır Sülfat CuSO4.5H2O 0,39
    Amonyum Molibdat (NH4)6.Mo7O24.4H2O 0,1
    Manganez Sülfat MnSO4.4H2O 2,03

    MnSO4.H2O 1,54

    DEMİR ŞELAT İÇİN

    KAYNAK MİKTAR GR/1000 LT


    Demir Sülfat 25
    azırTriplex (III) NaEDTA 50

    Dikkat: Şelatlanmış demir hazırlama kurallarını daha önce topraksız tarımla domates üretimine ait formulasyonları verdiğim yazımda değinmiştim. Aynısı burada da geçerlidir.

    Sorularınız için benimle iletişime geçebilirsiniz...

    30 Mart 2016 Çarşamba

    DEMİR VE MİKRO ELEMENTLERİN BİTKİ GELİŞİMİ ÜZERİNE ETKİLERİ

    DEMİR

    DEMİR EKSİKLİĞİNDE

    • Bitkilerdeki demir eksikliğinin en belirgin belirtisi yaprak damarları yeşil kalmak koşuluyla, yaprağın diğer kısımlarının sararmasıdır. Aşağıdaki resimlerde bunu net bir şekilde görebilirsiniz
    • Bazı bitkilerin yapraklarında kahverengi nekrozlar görülebilir
    • Çok şiddetli eksiklerde yaprak damarlarında da sararma, hatta yeni çıkan yapraklarda hiç klorofil olmadığından beyaz olması söz konusu olabilir
    • Magnezyum eksikliğiyle karıştırmamamanın püf noktası ise; magnezyum eksiliğinin yaşlı yapraklada, demir eksikliğinin ise genç yapraklarda sürgün uçlarında görülmesidir




    DEMİR FAZLALIĞINDA
    • Demir fazlalığı pek görülen bir durum değildir ancak; bazı bitkiler köklerinden asit salgılayarak toprağın PH'ını düşürürler ve demirin fazla emilmesine yol açarlar
    • Böyle durumlarda yaprakların rengi bronza döner ve noktalı bir hal alır. Aşağıdaki resimlerde demir fazlalığının bitki yaprakları üzerine etkisi göreilirsiniz
    nutrients-iron-toxicity

    iron-toxicity-1


    ÇİNKO

    ÇİNKO EKSİKLİĞİNDE

    • Bitkilerde çinko eksikliği yapraklar arası kloroz şeklinde görülür. Damarlar yeşil kalırken, damar araları sarıya hatta beyaza döner
    • Çinko eksikliği yaşlı yapraklarda kendini gösterir
    • Yapraklar seyrekleşir, tomurcuklar sayısı azalır veya tamamen yok olur, bazı tomurcuklar açılmadan kalır
    • Meyve agaclarındaki tipik belirtisi ise daralmış küçük yapraklar ve rozet oluşumudur
    • Aşağıdaki bitki yapraklarında çinko eksikliği görülmektedir




    ÇİNKO FAZLALIĞINDA

    • Bitkilerde çinko fazlalığı büyüyemeyen kıvrılan genç yapraklara ve  kloroza  daha sonra da bitkinin ölümüne sebep olur
    • Aşağıdaki resimde, sol taraftaki yapraklar normal seviyede çinko varlığında gelişen yapraklar, sağ taraftakiler ise aşırı miktarda çinko durumunda gelişen yapraklardır




    BAKIR


    BAKIR EKSİKLİĞİNDE
    • Bitkilerdeki bakır eksikliği pek görülmemekle birlikte, görüldüğünde genç yapraklarda kendini gösterir
    • Bu yapraklarada grimsi yeşil renk hatta beyazlaşma ve solma görülür
    • Meyve ağaçlarında dalların uç kısımlarında kurumalar olur
    • Tahıllarda yaprak uçları beyazlaşır, yaprak küçülür, eksiklik sürekli olursa başak oluşmaz
    • Genaratif gelişimi vegatatif gelişime göre daha çok etkiler
    • şağıdaki resimlerde bitki yapraklarında bakır eksikliğinin etkileri görülmektedir


    BAKIR FAZLALIĞINDA
    • Bitkilerdeki bakır fazlalığı klorozo neden olur, bitki yaprakları önce açık yeşil sonra kahverengiye döner ve bu yapraklar daha sonra dökülür
    • Ayrıca molibden alımını olumsuz etkiler
    • Aşağıdaki resimlerde bakır fazlalığının bitki yarakları üzerine etkisi görülmektedir




    BOR


    BOR EKSİKLİĞİNDE
    • Bor eksikliği kendini bitkinin genç kısımlarımda özellikle çiçeklerde gösterir
    • Bitkinin büyüme noktalarında duraklama, uç büyüme noktalarında ve çiçeklerde zararlar meydana gelir,tohum oluşumunda aksamalar görülür
    • Yapraklarda violetleşme ve şekilsel bozukluklar oluşur
    • Meyve ve yumru içlerinde kahverengileşme oluşur
    • Aşağıdaki resimlerde bor eksikliğinin etkileri görülmektedir


    BOR FAZLALIĞINDA
    • Yaprak kenarları kıvrılır ve ölür
    • Aşağıdaki resimde bor fazlalığının bitki yaprakları üzerindeki etkisi görülmekedir

    MANGANEZ


    MANGANEZ EKSİKLİĞİNDE
    • Yapraklarda kahverengi lekeler ve dökülmeler görülür
    • Tahıllarda yapraklarda beyaz gri lekelenmeler ve kloroz oluşumu
    • Aşağıdaki resimlerde mangan etkisinin bitki yaprakları üzerine etkisi görülmektedir


    MANGANEZ FAZLALIĞINDA
    • Manganez fazlalığı demir eksikliğine neden olur
    • Demir eksikliğinde görülen semptomlar görülür
    • Aşağıdaki resimlerde manganez eksiliğinin bitki gelişimine etkileri görülmektedir



    MOLİBDEN



    MOLİBDEN EKSİKLİĞİNDE

    • Eksikliğinde toprak kaynaklı hastalıklar bitkide daha kolay ilerler
    • Şiddetli sararma ve cüceleşme görülür
    • Çiçekler solar, bitki boysuzlaşır
    • Klorofil miktarı azalır, gelişme zayıflar
    • Aşağıdaki resimlerde molibden eksikliğinin etkileri görülmektedir

     



    MOLİBDEN FAZLALIĞINDA
    • Pek görülen bir durum değildir